Zafer Günü’nün 70. Yıldönümü
Mehmet KADIRGA
Zafer Günü’nün 70. Yıldönümü
İlerici
insanlık, tüm dünyada, bu yıl, Sovyet Kızıl Ordusu’nun Hitler
Faşizmi’ni yenmesinin yetmişinci yıl dönümünü kutluyor. Tarih olarak F.
Almanya’da 8 Mayıs, Rusya Federasyonu’nda ise 9 Mayıs resmi tatil
günüdür. Arada bir gün fark olması, Kızıl Ordu’nun Berlin’de Reichstag
binasının burcuna kızıl Sovyet Bayrağını diktiği anın saat ve gün farkı
dolayısıyla o zamanki Almanya’da 8 Mayıs, Sovyetler Birliği’nde ise 9
Mayıs tarihine tekabül etmesidir.
Federal Almanya’da bu gün çok uzun yıllar aslında zoraki kutlandı. Resmiyette adına “Zafer Günü”
denmedi. “Nazizmin Yıkılış Günü” olarak adlandırıldı. Bu, bugün de
böyle. Sovyetler Birliği, ve bugünkü Rusya Federasyonu’nda ise her zaman
çok önemli bir tarih olarak, “Zafer Günü” olarak
kutlandı. Sovyetler Birliği’nin yıkılması bu geleneği değiştirmedi.
Bugün de, 9 Mayıs, Rusya’nın en ücra köşelerinde dahi büyük bir coşku
ile kutlanmaktadır. Her il ve ilçede, Sovyet döneminin sembollerinin,
orak çekiçli kızıl bayrakların, Lenin ve Stalin
resimlerinin taşındığı askeri törenler ile başlar kutlamalar. Kızıl
Ordu emektarları (veteranlar) törenlerde, Kızıl Ordu üniformaları ile
yer alır. Şehirler, rayonlar, köyler, mahalleler, trenler, tramvaylar,
Stalin portreleri ve Kızıl Ordu flamaları ile süslenir. Zannedersiniz ki
Sovyet döneminde yaşıyorsunuz. Resmi törenlerden sonra mahallelerde,
parklarda, merkezi meydanlarda sokak şenlikleri düzenlenir ve kutlamalar
gecenin geç saatlerine kadar sürer.
Demokratik Alman Cumhuriyeti yıkılmadan, 40 yıl boyunca, Zafer Günü,
zafer günü olarak DAC’nin en önemli bayram günü olarak kutlanırdı. Aynen
Sovyetler Birliğinde ve bugün Rusya Federasyonunda olduğu gibi, resmi
törenler ve onun ardından sokak şenlikleri yapılır, gece fener alayları
ve havai fişek gösterileri düzenlenirdi. DAC kentlerinin her birinde
birden fazla bulunan Meçhul Asker Anıtlarında uzun kuyruklar oluşur,
savaşta şehit düşen 60 milyon Sovyet vatandaşı ve onun dışında
milyonlarca Alman Komünisti, Anti-Faşisti, Direnişçisi için saygı
duruşunda bulunulurdu. Devlet Başkanı Erich Honecker
yoldaş, DAC’deki Sovyet Büyük Elçisi ve Sovyet Kızıl Ordusu DAC
Birlikleri Komutanları ile aynı zamanda parlamento binası olan
Cumhuriyet Sarayında kutlama resepsiyonu verirdi.
Federal Alman elitlerinin Zafer Gününde Alman komünistlerinin katkısına değinmeleri tam 40 yıl sürdü. Eski Cumhurbaşkanlarından Richard von Weizsaeker,
1985 yılında resepsiyonda yaptığı konuşmada ilk defa Alman
Komünistlerinin savaşımına değindi ve yine ilk defa utanırcasına “Zafer
Günü” nitelemesini kullandı. Alman komünistleri, Sovyet Kızıl Ordusu ile
beraber Alman faşistlerine, Nazi ordusuna karşı savaştığı ve cephe
gerisinde sabotaj, suikast ve benzeri faaliyetler geliştirdikleri, halkı
anti-faşist anlamda Nazi yönetimine karşı örgütledikleri için uzun
yıllar ve hatta bugün dahi “iç düşman “ olarak görülürler ve
nitelenirler. Onun için Federal Almanya’da Komünist olmak kolay
değildir.
Hitler faşizminin, genç Sovyet İktidarına karşı sürdürdüğü 2. Dünya
Savaşı sırasında, savaşın en kızgın zamanlarının birinde, faşist Alman
orduları Sovyet topraklarında ilerlerken ve Moskova’yı çember altına
almışken, Stalin yoldaş, Büyük Ekim Devrimi’nin 24. yıldönümü kutlamasında, Kızıl Meydan’da Lenin Mozolesinin üstünden, cepheden gelen, yaralı, yorgun Kızıl Ordu askerlerine şöyle sesleniyordu: “Alman
komutanlar askerlerine şu talimatı veriyorlar; ‘Kalp ve duyguya yer
verme, savaşta bunlara ihtiyacın yok. İçindeki acıma duygusunu yok et.
Her karşılaştığın Sovyet Rus’unu öldür, yaşlı veya kadın olması
karşısında durma, küçük bir kız veya oğlan da olsa öldür. Çünkü ancak bu
şekilde kendini yok olmaktan kurtaracak, kendi ailenin geleceğini
kurtaracaksın ve sonsuza dek onurunu kazanacaksın.’ Ancak bu savaşı biz
kazanacağız. Bugün çok zor koşullar altında olsak dahi, düşman bizi her
tarafımızdan kıskaç altına almış olsa dahi, biz çok daha zor günler
geçirdik, onları da yeneceğiz, zafer bizim olacak, Kızıl Ordumuzun
olacak.” Stalin yoldaşın bu konuşması, cepheden gelen Kızıl Ordu
askerleri tarafından “Hurraaa, Hurraaa” naraları ile kesiliyordu. Ve
gerçekten de öyle oldu. Kızıl Ordu, olamayacak olanı başardı, hem Sovyet
Rusya’yı hem de faşizmin çizmeleri altında ezilen doğu Avrupa
ülkelerini Alman faşizminin zulmünden kurtardı ve Hitlerin faşist
iktidarına son verdi.
8/9 Mayıs 1945 günlerinin tarihsel önemi onun için büyüktür. Ancak
bugün de kapitalistler bu yenilgiden ders almamış görünüyorlar. ABD’nin
Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da girdiği maceralar. Alman emperyalistlerinin
Ukrayna angajmanları. Türkiye egemenlerinin Suriye’ye karşı
geliştirdikleri işgalci anlayış. Bütün bunlar sermayenin iktidarına son
vermeden savaşların önüne geçilemeyeceğini bize öğretiyor. Savaşlar,
kapitalistler için sömürü olanaklarını artırmanın koşullarının
yaratılması için bir araç görevi görüyor. Bu nedenle, kapitalizm içinde
reformlar yolu ile sömürü ve savaşın önünü almak mümkün değildir. Sınıf
savaşımını önemsemeyen, küçümseyen, “sınıf savaşımı her şeyi çözmez”
anlayışı, insanlık düşmanı bir anlayıştır. Dünyadaki temel çelişki emek
ile sermaye arasındaki çelişkidir. Bu temel çelişki çözülmeden dünyada
hiç bir sorun köklü olarak çözülemez. Onun için ilerici insanlık,
komünistler öncülüğünde savaşsız ve sömürüsüz bir dünya için mücadele
ediyor. Bu nedenle de komünistler bu mücadelede en önemli nitel gücü
ifade ediyorlar.
Tüm Parti Örgütü ve yoldaşlarımız, Büyük Zafer’in 70. yıl dönümünü
vesile sayarak, bu yazı ile başlamak kaydıyla, gerekli literatür ile
zenginleştirip, teknolojik ortamın bize sunduğu internetten videoları da
görsel malzeme olarak kullanarak tek gündemli özel toplantılarda bu
konuyu ele almalıdır. Ardından da daha geniş sempatizan kesimler,
ilerici, devrimci, demokrat unsurların katıldığı sohbet toplantıları ve
küçük konferans tarzı etkinliklerle bu alanda somut adımlar
atmalıdırlar.
Faşizme karşı mücadelenin sınıfsal özü ve günümüzde kapitalizme karşı
mücadele arasındaki bağ ön plana çıkarılmalı, savaşsız ve sömürüsüz bir
dünya için mücadelede sınıf savaşımının, barış savaşımı ile olan kopmaz
niteliksel bağı ortaya konmalıdır. Büyük Zafer’in 70. yılında geliştirilecek bu tür etkinlikler hem eğitsel hem de örgütsel görev görecektir. Bu şekilde de Zafer Günü ülkemizde ve yurtdışı parti örgütlerimizin bulunduğu merkezlerde mütevazi bir biçimde ama layıkıyla kutlanmış olacaktır.
(TKP Merkez Organı ATILIM Gazetesi Nisan 2015 sayısında yayınlanmıştır. www.türkiyekomünistpartisi.org sitesinden alınmıştır.)
Yorumlar
Yorum Gönder