100. YILINDA EKİM DEVRİMİ SÖYLEŞİ DİZİSİ 3 Şubat'tan Ekim'e Devrimin Yılı
İstanbul - BİA Haber Merkezi
06 Aralık 2017, Çarşamba 00:01
1917 Ekim’e giden süreçte çok önemli bir unsur var. Bu
da üç temel talebin toprak, ekmek ve barış talebinin özellikle geçici
hükümet tarafından gerçekleştirilmiyor olması.
Yayın Tarihi - 22 Kasım 2017
Üçüncü programımızda Şubat Devrimi'nden Ekim Devrimi'ne giden sürecin
önemli köşe taşları üzerinde durduk. Şubat Devrimi'nin ortaya çıkardığı
toplumsal ve siyasal durumun temel niteliklerini konuştuktan sonra
sırasıyla Nisan Krizi, Temmuz Günleri, Ağustos sonunda gerçekleşen
Kornilov Darbesi ve sonrasında da Ekim Devrimi'nin ne şekilde
gerçekleştiğini zaman darlığı sebebiyle hızlıca ve kabaca özetledik.
Nisan ayında Geçici Hükümet'in dış işleri bakanı ve Kadetler yani
liberallerin önemli liderlerinde Miliukov'un istifasına yol açacak
krizden ve Lenin'in Petrograd'ın Finlandiya Garı'na gelişi ve Rus
Devrimi'ne olan etkisi üzerinde durduk. Kitlelerin siyasal sürece
müdahalesi ve özellikle Barış talebinin nasıl toplumsal olaylara yol
açtığı ve sokaktaki gösterileri radikalleştirdiğinden bahsettik ve bu
bağlamda Temmuz Günleri denen hadiselerin ne şekilde gerçekleştiğini
özetledik. Böylece üçüncü programımızda 1917 Ekim Devrimi'ne kadar
gelmiş olduk. Daha sonraki programlarda bu sürecin farklı veçheleri
üzerinde duracağız ve belli konuları daha ayrıntılı olarak irdelemeye
çalışacağız.
Üçüncü programı Fransız marşı Marseillaise'in Rusça versiyonu ile
bitirdik. "İşçi Marseillaise"i olarak da anılan marşın sözleri Pyotr
Lavrov'a ait. İlk defa 1875'te basılmış. Sözleri Fransızca versiyondan
farklı olarak sosyalist içerikli. 1905 devriminde popüler oluyor ancak
1917 Şubat Devrimi sonrasında adeta resmi marş haline geliyor. Ekim'den
sonra da bir dönem Enternasyonalle birlikte kullanılıyor.
(100. yılında Ekim Devrimi - Tarih Vakfı’nın katkılarıyla)
Ömer Madra: Hoş geldin Doğan.
Doğan Çetinkaya: Merhaba Hoş bulduk.
Can Tombil: Hoş geldiniz
Ö: Bugün ne konuşuyoruz Ekim Devrimi’nde?
D: Bugün Ekim Devrimi’ne varmayı inşallah
becereceğiz. Geçen hafta hatırlarsanız biraz Şubat Devrimi’ne giden 1.
Dünya Savaşındakilere ilişkin tartışmaları konuşmuştuk. Daha sonra Şubat
devrimini en azından gerçekleştirmeyi başarmıştık. Şimdi üçüncü
programımızda Şubat’la Ekim devrimi arasındaki süreci biraz konuşmaya
çalışacağız.
İsterseniz kaldığımız yerden hatırlatarak hemen başlayalım. Şubat
devriminin çok kendiliğinden bir şekilde gerek 8 Mart’taki kadınlar günü
vesilesiyle kadınların eylemi ve biraz da onun öncesinde özellikle St.
Petersburg’da (ki önemli bir merkez politik ve toplumsal açıdan; işçi
sınıfının yoğunlaştığı bir merkez) Putilov metal fabrikasında meydana
gelen grevden ve ardından gelen genel grev dalgasından bahsettik.
Ardından hükümetin, Çarlık idaresinin bir hafta gibi kısa bir sürede
çökmesine sebep verecek bir devrimci kalkışmadan bahsedip, akabinde de
sovyetlerin ve geçici hükümetin oluşarak ikili bir iktidar durumunun
ortaya çıktığından bahsetmiştik. Yani 1917 devrim sürecinin nasıl
başladığını özetlemeye çalışmıştık. İsterseniz bugün Şubat Devrimi’ndeki
bu ikili iktidarın ortaya çıkışından itibaren yaşanan ana kırılma
noktalarından biraz bahsedelim ve 1917 yılı boyunca Rusya’da gerçekleşen
önemli olaylar üzerinde duralım derim ben.
C: Lütfen.
D: Şubat ayındaki devrimden sonra çok hızlı bir
şekilde Rusya’da gündelik hayat, siyasi hayat, her anlamda çok radikal
bir şekilde dönüşüme uğruyor. Hatta birçok yazar, geçen haftada
değindiğim gibi aslında ikili iktidarın ortaya çıkmasından daha çok bir
iktidarsızlık durumunun mevzu bahis olduğunu çünkü Çarlık Rus devletinin
gerek askeriyesi ile gerek sivil bürokrasi ile devletin çeşitli
kurumları ile tam bir çöküş halini yaşadığını, 1. Dünya Savaşı’nda da
tabii ki de Rusya’nın cephelerde önemli bir yenilgiye uğruyor olması,
savaşın Rus devleti açısından kötü gidiyor olması da çok ciddi bir krize
yol açmıştı ama öyle ya da böyle Rus devleti kendi Çarlığına, ülkesine
hakim bir devletti. Fakat Şubat Devrimi’nden sonra devlet teşkilatının
topyekûn çöktüğünden bahsetmiştik. Hatta ve hatta devrimin olmasını da
silahlı kuvvetlerin yani ordunun çözülmesine biraz bağlamıştık. Bunun da
literatürde önemli bir yeri var demiştik. Ordunun güvenlik aygıtının
çözülmediği bir durumda da dünyada devrim olmasının zor olduğundan da
bahsetmiştik. Zaten Mart’ın hemen başında sovyetin ilk önemli kararının
da askerler ve savaşın durumu ile ilgili olduğunu da söylemiştik. Çünkü
Şubat’tan sonra Rusya’da çok ciddi bir “sovyet salgı”nın ortaya çıkıyor.
Yani iktidarın ortadan kalkması ile birlikte aşağı sınıfların özellikle
köylülerin ve işçi sınıfının çok farklı taban ve özyönetim
örgütlülüklerinin, girişimlerinin yaygınlık kazandığını ve hatta bunun
bir salgın olarak tanımlandığından bahsetmiştik. Mahallelerden
fabrikalarda köylerde taşrada kent merkezlerinde çok çeşitli amaçlarla
komiteler, Sovyetler, kurullar, konseyler kurulduğunu ve insanların
kendi hayatlarını kendilerinin yönetme iradesiyle ortaya çıktıklarını
görüyoruz.
Sovyetler kuruluyor
C: Ne gibi kararlar alınıyordu bu tip organizasyonlarda?
D: Çok çeşitli. Mesela fabrika komiteleri en önemli
örgütlerden bir tanesi. Haziran’da bütün Rusya çapında genel bir
kongrelerini de toplayacaklar. Örneğin fabrikalarda üretim sürecinde
işçilerin denetimi. Tabii burada hemen aklımıza Şubat’ın ilk başlarında
Mart aylarında işçilerin komünizmi kurmak, sosyalizmi inşa etmek
amacıyla komiteler kurarak, o günden sosyalizmi inşa etmek gibi bir
girişimde bulunduklarını söylemek çok mümkün değil. İşçi kontrolü
aslında yine kendiliğinde bir talep olarak çıkıyor, her ne kadar çok
önemli siyasi partiler de olsa bazen arkasında.
Neyi amaçlıyorlar? O kriz günlerinde devrim günlerinde mesela üretim
sekteye uğramasın, işlerini kaybetmesinler, fabrikanın güvenliğini
sağlamak, fabrikanın güvenliğini biraz çelişkili olarak sokakta yaşanan
çatışmalı hayattan korumak ama aynı zamanda işverenden de korumak,
fabrikanın sahibinden de korumak. Yani üretimin bir şekilde sekteye
uğramaması. Bu yavaş yavaş daha radikalleşerek sosyalistleşerek ve süreç
içerisinde Bolşevikleşecek bir talep haline gelecek işçi denetimdeki
fabrikaların konseyi, komiteleri. Bu tür amaçlarla kuruluyor.
Mahallelerde sovyetler kuruluyor. Sadece merkezi bir Sovyet yok
Petrograd’da ve diğer şehirlerde. Çok çeşitli amaçlarda o mahallenin
mesela güvenliğini sağlamak için, o mahalledeki gündelik ihtiyaçları
sağlamak için. Çünkü devlet teşkilatının çöktüğünden bahsetmiştik.
İnsanlar kendi hayatlarının idamesini ve idaresini kendi ellerine
alıyorlar. Ve böylece her amaçla komite ve konsey kurmaya başlıyorlar ve
bunları doğrudan taban örgütlenmeleri olarak hayata geçiriyorlar. Bu
taban örgütlenmelerinde doğrudan yüz yüze ilişkilerle kararlar almaya
başlıyorlar.
C: Belki ileriki programlarda konuşuruz ama bu
organizasyonların çözülmesi gibi bir süreçten geçiyor mu Sovyetler
Birliği ya da çözülmesi hangi yıllara tekabül ediyor.
D: Daha Sovyetler Birliği bu devrim günlerinde yok.
Sovyetler birliği olarak bildiğimiz rejim ve toplumun kurumları daha çok
Ekim Devrimi’nden sonra inşa edilecek. Şimdi biz Şubat ertesinde Ekim’e
kadar bu Sovyet salgını içerisinde taban örgütlenmelerinin yaygınlık
kazandığı ve genel süreci onların tayin ettiği bir durumdan
bahsediyoruz. Şu anda Rusya’da Şubat Devrimi’nden sonra örgütlü
sosyalist hareketlerin duruma hâkim olmadıkları bir dönem içerisindeyiz.
Yavaş yavaş zaten bu siyasi partilerin de sürgünde olan liderleri
Rusya’ya gelecekler. Bu açıdan en önemli ay Nisan ayı. Gerek Sibirya’da
Rusya’nın içerisinde sürgünde olan liderler var. Bolşeviklerden Stalin
ve Kamenev gibi örneğin. Lenin de biliyorsunuz İsviçre’de o zamanlarda,
Nisan ayında gelecek. Nisan ayı Rus devrim tarihi içerisinde çok önemli
bir yere sahip iki nedenden dolayı. Bir devrim süreci içerisindeki
toplumsal taleplerin ne boyutta olduğunu göstermesi açısından. Neden?
Çünkü geçici hükümetin başında Kadetler var, liberaller var. Onlar
Çarlık Rusya’sının 1. Dünya Savaşı’ndaki konumunu devam ettirmek
istiyorlar. Çünkü Sovyetlerde merkezileşmiş iktidar barış istiyor ama
barışı ilhaksız bir barış. Yani Rusya’nın toprak kaybetmemesi, işgale
uğramaması koşulu ile Rusya’nın savaştan çekilmesi ve bir barış
imzalamasını talep ediyor Sovyetler.
Ö: Ben de tam bunu soracaktım. Bütün bu konuştuğumuz şeyler sırasında 1. Cihan Harbi olanca şiddetiyle devam ediyor.
D: Devam ediyor ve askerler cephelerde ölmeye devam ediyorlar...
Devrimci hareketin süreklileşmesi
Ö: Rusya bir yandan Sovyetleri kurup yerel örgütlenme ile
taban örgütlenmesi yaparken bir yandan da askerleri orada ölmeye ve
öldürmeye devam ediyor.
D: Aslında temel sorunlardan bir tanesi bu. Çünkü
1917 Ekim’e giden süreçte çok önemli bir unsur var. Bu da üç temel
talebin toprak, ekmek ve barış talebinin özellikle geçici hükümet
tarafından gerçekleştirilmiyor olması. Rusya’daki devrimci hareketi bu
süreklileştirecek, canlı tutacak ve radikalleştirecek. Nisandaki olay da
zaten bu. Çünkü geçici hükümet ve Sovyetler 27 Şubat’ta ilk
kurulduğunda Sovyet kurulu ilk şu kararı alacak. Herkes işine gücüne
dönsün devam etsin. Ama insanlar işine gücüne dönmemek ve devam
ettirmemek için Şubat Devrimi’ni gerçekleştirmişlerdi. Bundan dolayı çok
büyük tepki duyulacak ve ilk Sovyet toplantısı askerlerce basılarak,
belki de zorla bir barış ve askerlerin kendi kurdukları komitelerin
tanınması kararını aldırtacak. Bu da var olan, kendi pozisyonlarını
devem ettiren elbette ki generaller açısından çok ciddi bir tepkiye yol
açacak. Çünkü diyecekler ki bu komiteleri biz tanırsak, tabandan gelen,
askerlik olmaz bunun adı, bu ordu olmaz, disiplin olmaz.
Ö: Emir komuta zinciri dağılır.
D: Çünkü bunlar aynı zamanda cephelerde kuruluyor
veya şehirlerdeki cephe gerisindeki garnizonlarda kuruluyor. Bu çok
ciddi bir demokratik talep ve bu gerçekleştiriyor. Zaten Sovyetlerin ilk
1 nolu bildirgesi tam da bu talep üzerine çıkıyor. Yani savaşla ilgili.
Çünkü barış en yakıcı problem. Nisan ayında bu geçici hükümetin en
önemli insanı olan Milyukov Dışişleri bakanı ki Kadetlerin yani o
zamanki liberallerin lideri. O diyor ki basına verdiği demeçlerde
ilhaksız, işgalsiz barış, bir kazanım olmadan barış, bir Alman
komplosudur. Alman ajanları tarafından Rusya’ya zorlanmaktadır. Bundan
dolayı biz Boğazları alacak şekilde yani İstanbul’un fethini
gerçekleştirilecek şekilde Rusya’nın savaşa devam etmesini istiyoruz
gibi bir beyanat veriyor. Ve bu çok ciddi bir krize yol açıyor,
sovyetlerle geçici hükümet arasındaki ilişkileri bozuyor. Çok ciddi
sokak gösterilerine yol açıyor. Hem Miliukov’u destekleyen orta sınıflar
ve üst sınıflar sokaklara dökülüyor pankartlarla yürüyorlar, Miliukov’u
destekliyorlar. Onun karşısında işçi sınıfı özellikle ve askerler
sokakta gösteriler yapıyorlar ve sonunda Nisan ayında Miliukov istifa
etmek zorunda kalıyor ve Kadetlerin solu ile Sovyetlerin sağı masaya
oturarak bir uzlaşmaya varıyorlar. Ve Sovyetlerden bir önceki programda
söylemiştik Kerenski vardı hem Sovyetlerde bakandı, koltuğu vardı hem
geçici hükümette. Sovyetlerden daha fazla isim özellikle Menşeviklerin
ve Sosyalist devrimcilerin liderleri yavaş yavaş geçici hükümette bakan
olmaya başlıyorlar.
C: Savaş karşıtlarının zaferi olarak da değerlendirebiliriz bunu.
D: Savaş karşıtlarının zaferi ama aynı zamanda
Sovyetlerin de geçici hükümete girmeye başlaması ile beraber Sovyetlerin
merkezi unsurunun da prestij kaybetmeye başlaması. Çünkü geçici hükümet
ısrarla bir barış anlaşması yapmaktan imtina etmeye devam edecek. Bu
anlamda Sovyetlerin merkez idaresi de prestij kaybetmek durumunda
kalacak.
Lenin geliyor
Ö: Ben bir de şeyi de söyleyeyim bu arada. Kerenski’nin de Şubat Devrimi’nde önemli bir rolü oluyor herhalde değil mi?
D: Evet. Daha doğrusu kendinden menkul bir rolü var.
Aynı Miliukov gibi. Çok büyük bir toplumsal tekabüliyeti ve örgütü
olmadığı için biraz da devrimin lideri olarak görülüyor ve onun geçici
hükümette olması aslında geçici hükümeti meşrulaştırmış oluyor
kitlelerin gözünde. Ama bu Geçici Hükümetin gerek kurucu meclisi
oluşturmaması gerek bu en yakıcı talepleri gerçekleştirmiyor ve bunun
için adım atmıyor veya bunları devamlı erteliyor olması, ortaya çıkmakta
olan taban örgütlenmelerinde çok ciddi bir kitlesel tepkiye yol açacak
ve en sonunda Miliukov’un istifasına yol açıp Sovyetlerden bakanların
geçici hükümete girmesine yol açacak bir krize yol açıyor. Nisan
ayındaki bu kriz geçici hükümetin biraz daha sosyalistleşmesine yol
açacak.
Sosyalistleşirken de Sovyetlerin de aynı zamanda sağcılaşmasına sebep
verecek. Bu Bolşeviklerin de önünü açan, tutum alınmasını isteyen ve
taban örgütlenmelerine referansta bulunan kesimlerin daha fazla taraftar
bulmasına yol açacak. Nisan birinci açıdan bundan önemli. İkinci önemli
nokta da Lenin’in Nisan ayında gelmesi ve tam bu kriz esnasında “tüm
iktidar sovyetlere,” geçici hükümetle her türlü uzlaşıya karşıyız hatta
ve hatta sosyalistlerin de kendi içlerinde birlik olmasına karşıyız
önemli olan kitlelerin talepleri ve kitle örgütlerinin iktidara gelmesi
talebiyle St Petersburg’a, Petrograd’a gelmesi Lenin’in, Nisan ayında
çok ciddi bir kırılmaya yol açacak. Bundan sonra özellikle Sovyetlerdeki
dinamiğin daha ön plana çıktığını göreceğiz. Nisan ayında bundan dolayı
önemli bir kırılma olacak. Diğer bir kırılma noktası da Temmuz ayında
gerçekleşecek. Temmuz Günleri olarak bilinir.
Temmuz Günleri de yine bu siyasi örgütlerden bağımsız olarak
kendiliğinden bir şekilde patlayan bir kitle ayaklanması, Şubat’tan
sonra gerçekleşen büyük bir sokak eylemliliği.
Burada niye insanlar Şubat Devrimi olmuş, tekrar niye bir ayaklanma
gerçekleştiriyorlar? Tam da demin dediğimiz durumdan dolayı. Miliukov
istifa etmek zorunda kalmış. Kadetlerle geçici hükümete giren
Menşevikler özellikle anlaşmışlar, ilhaksız, işgalsiz bir barış
anlaşması yapılmasına dair. Fakat hala savaş devam ediyor. Savaştan
çekilmeye dair bir karar yok ve hatta ve hatta Mayıs’tan sonra Haziran
ayında bir karşı saldırıya başlamış Rus ordusu, merkezde böyle bir barış
talebi varken. Bu saldırıda da Rus ordusu tekrar başarısızlığa
uğrayınca Temmuz ayında özellikle askerler ve işçiler ayaklanıyorlar
barış talebiyle. Bu ayaklanmaya özellikle Bolşeviklerin merkez komitesi
karşı çıkıyor, hazırlıksız olunduğu için, bir kitle kıyamına, katliamına
sebebiyet vereceği için karşı çıkıyorlar ama kitleler bir kez
ayaklandıktan sonra katılmak durumunda aklıyorlar. Sadece Bolşeviklerin
tabandaki örgütlerinde var olan kadroları ayaklanma kararına
katılıyorlar. Tabii çok ciddi bir şekilde bastırıldığı için bu
Temmuzdaki isyan önemli Bolşevik liderler Lenin gibi tekrar yurtdışına
kaçmak zorunda kalıyorlar. Biliyorsunuz Lenin Finlandiya’ya gidecek ve
Eylül ayına Ekim’in başlarına kadar geri dönemeyecek. Çok önemli bir
kırılma noktası olacak Temmuz ayı.
Ö: Lenin’in ilk gelişi, bir zırhlı trenle, Almanların da
desteği ile galiba değil mi? O şey söylentilerine de yol açan: Alman
komplosu.
D: Evet. Zaten genelde Almanya’nın Rus devrimine
dahli bu komplovari açıklamalarla çok sık kullanılır ve her kesim
tarafından kullanılır. Bolşevikler de karşıtlarına, liberaller
karşıtlarına, geçici hükmet Sovyetleri, Sovyetler Geçici Hükümeti Alman
ajanı olmakla suçlarlar. Savaşta Almanya ile çok ciddi bir şekilde savaş
yürütüldüğü için. Lenin’in bu şekilde gelmesi de literatürde Lenin’in
aslında bir Alman ajanı olduğu veya Ekim Devrimi’nin bir darbe olup
olmadığına ilişkin tartışmalarda çok ciddi bir yeri vardı. Ve üstüne de
bayağı bir külliyat vardır yazılan çizilen.
Ö: Ben de hatırlıyorum zırhlı tren olayını.
D: Aynen üzerine daha sonra da konuşmak imkanı
bulursak burada da dahli olan Türkiye’de de çok yakından tanınan Parvus
Efendi, Alexander Helphand, Lenin ve Trocki’nin önemli yoldaşlarından
bir tanesi bu yolculuğu organize ediyor Almanya ile de görüşerek. Onun
üzerine de belki konuşuruz. Ama bu Temmuz İsyanı çok ciddi bir kırılma
yaratıyor.
Neden? Kerenski ordu ile ittifak yapmaya girişecek. Özellikle
tabandan gelen bu talepleri durdurabilmek için, sovyet salgınına karşı
durabilmek için. Bu da geri tepecek: Kornilov Darbesi denilen hadise
gerçekleşecek. Çünkü her devrim sürecinde yine birtakım darbeler, karşı
darbeler çok sık yaşanır. Rus devriminde de Ağustos ayı sonunda Kornilov
Kerenski’den aldığı cevazla birlikte Kerenski’yi de devre dışı
bırakacak ve askeri diktatörlük kurmak için müdahalede bulunmaya
çalışıyor. Aslında bu onun, çok bilinmez literatürde, ikinci müdahalesi.
Kornilov tam da bu Nisan demin bahsettiğim krizde de darbe girişiminde
bulunmaya çalışıyor. Fakat çok şey yapamıyor, başarılı olamıyor şartlar
uygun olmuyor. Ama bunu Ağustos’ta deniyor fakat Rusya’da ordu ve devlet
o kadar çökmüş durumdaki Geçici Hükümet de dahil olmak üzere sovyetler
buna karşı durduğundan bu Kornilov darbesi girişimi başarısızlıkla
sonuçlanıyor. Burada da sovyetlerin taban örgütlenmelerinin iktidarı
tescillenmiş oluyor. Tam da bu noktada Lenin Nisan’daki “tüm iktidar
sovyetlere” stratejisinden biraz ayrılarak mutlaka iktidarın müdahale
edilerek ele geçirilmesi gerektiği fikrine geliyor ve Finlandiya’dan
sürgünden devamlı bu konuda iktidarın artık zor yolu ile silahlı bir
şekilde ele alınması talebini dile getirmeye çalışıyor. Fakat var olan
Bolşevik örgütlenmesi ve merkez komitesi bunu görmezden geliyor. Bunu
çok absürt bir fikir olarak görüyorlar. Lenin’in mektuplarını,
yazdıklarını, fikirlerini kendi basınlarında bile paylaşmıyorlar. Bu şu
açıdan önemli. Literatürde çok şey vardır. Lenin’in “Ne Yapmalı”dan beri
tek bir çizgiye sahip bir lider olarak yansıtılması veya Bolşeviklerin
monolotik, tek bir düşünceye sahip parti gibi görülmesi çok yaygındır.
Oysa biz tam bu süreçte görürüz ki Bolşevik partisi diğer partiler gibi
çok farklı fikirlere sahip, hem merkez komitede, merkez komitenin
dışında Rusya çapında çok heterojen bir parti. Ve birbirleriyle rekabet
halinde olan liderlere, farklı stratejilere sahip liderlere sahip
olmasının yanında tabanda da liderliği zorlayan çok ciddi bir iradenin
olduğunu görürüz ki Lenin 1917 Eylül’üne kadar aslında yalnız bir
insandır. Hem merkez komitesinde hem de parti içerisinde prestijine ve
sözlerinin çok saygın olmasına rağmen. Fakat bu Kornilov darbesinden
sonra Lenin’in tezleri, Nisan’daki tezleri gibi çok ciddi bir kitlesel
talebe ve konjonktüre denk geldiği için Ekim aylarına giden süreçte
Bolşevikler gerçekten iktidara el koyma noktasında ciddi girişimlerde
bulunacak ve Ekim Devrimi’nde de aslında Şubat Devrimi iler
karşılaştırıldığında çok daha dar, operasyonel bir hamle ile iktidarı
alacaklar. Tabii bunun darbe tartışmalarında çok önemli bir yeri vardır.
Derler ki bu çok operasyonel bir girişim olduğu için Şubat Devrimi gibi
bir devrim değildir Ekim Devrim’i aslında darbevari bir girişimdir. Bu
çok doğru değil. Çünkü Ekim Devrimi o kadar kansız ve basit bir
girişimle Kışlık Saray’ın fethi mevzu bahistir ki çünkü zaten öyle bir
iktidar yoktur. Kışlık Saray, Geçici Hükümet’in dördüncü binasıdır,
yeridir. Kendine Petrograd’da yer bile bulamamıştır. O kadar
iktidarsızdır. Oysaki iktidar tamamen aşağıdan zorlayan sovyetlerdedir
ve oradan gelen taleptedir. Bundan dolayı çok basit olmuştur Ekim’de
devrimin gerçekleşmesi. Genelde Rus devrim tarihindeki revizyonist ekol
Ekim Devrimi’ni zaten tabanda gerçekleştirilmiş olan devrimin siyasi bir
uzantısı olarak ele almıştır.
Ö: Peki Lenin Finlandiya’dan ne zaman dönüyor?
D: Eylül ayının içerisinde dönüyor ve kademeli
olarak dönüyor. Çünkü görüşlerinin çok fazla taraftar bulmadığı ve
yansıtılmadığını gördüğünde gizli bir şekilde Petrograd’a geliyor. İlk
önce en ünlü mahallesi Petrograd’ın devrimin merkezi sayılabilecek
Viborg kuzeydoğu mahallesine geliyor, işçi sınıfının en örgütlü olduğu
mahalleye. Oradan da Ekim Devrimi’nin gerçekleştiği sırada merkeze
Smolni Enstitüsü’ne karargahını kurarak Ekim Devrimi’ni
gerçekleştirecek.
C: Petrograd. St Petersburg?
D: O da ilginçtir. Petrograd biliyorsunuz 1. Dünya
Savaşı’nda Rus Çarı’nın bir milliyetçi hava oluşturmak için şehrin adını
değiştiriyor. Çünkü Petersburg Alman tandanslı bir isim biliyorsunuz
“burg” kelimesinden dolayı, onu Ruslaştırıyor aslında. Bunu tanımayan
kim? Bolşevikler. Bolşevikler bu milliyetçi girişime karşı devrim
boyunca da kendi Petrograd komitesinin adını St. Petersburg komitesi
olarak kullanmaya devam ediyorlar.
C: Ama sonra Leningrad yapacaklar.
D: Bu da tarihin ironileri tabii.
Ö: Evet geldik şeye kadar.
D: Çok hızlıca gelmiş olduk tabii.
Ö: Hızlıca ama bence dinleyicilerinde kafasında net bir harita oluşturması açısından iyi oldu. İstersen burada duralım.
D: Tamam. Daha sonra bu süreçteki ayrıntıları da misafirlerimizle konuşma fırsatı bulacağız inşallah gelecek haftadan sonra.
C: Külliyat demişken yeni kitaplar da basılıyor eski
kitapların da yeni baskıları da ortaya çıkıyor. Özellikle bu kitap
fuarından sonra yeni kitaplar da bizim elimize gelmeye başladı. Onların
da bir şekilde tanıtımını yapmak için ufak bir fırsat bulacağız diye
düşünüyorum önümüzdeki programlarda.
Ö: Evet öyle ufak bir şey aç istersen. Doğan’ın da izniyle.
C: Devrim kitaplığı. Nasıl? Bölüm içinde bölüm.
Ö: Bölüm içinde bölüm yapalım. Peki ne çalıyoruz?
D: Şimdi Fransız marşı Marseillaise’nin Rusça
versiyonu var, hem de çok eski. İşçi Marseillaise olarak da bilinir.
1875’de ilk ortaya çıkıyor. Pyotr lavrov'a’nın sözlerini yazdığı bir
versiyon. Fransızca versiyonundan farklı olarak tabii çok sosyalist ve
işçi merkezli bir söze sahip. 1905 devriminde çok popüler bir hale
gelecek. 1917 Şubat devriminden sonra adeta resmi bir marş halini
alacak. 1917 Ekim devrimden sonra enternasyonalle birlikte bir süre
çalınmaya ve resmi kabul edilmeye devam edecek. Şimdi o Rusça versiyonu
dinleyelim.
Ö: Marseillaise’nin kendisi de bir hayli milliyetçi şey olduğu için onun dönüştürülmesi de ilginç bir şey.
D: Aynen devrimin etkisi.
Ö: Çok ters bir dönüşüm, yerinde bir şey. Peki çok teşekkür
ediyoruz. Onunla da bitiriyoruz o zaman. Biz de ayrılışımızı, vedamızı
yapalım. Bendeniz Ömer Madra. Can Tombil ve Selahattin Çolak’la oluşan
ekipleydiniz. Emre Gümüşel de bizi desteklemekteydi her zaman olduğu
gibi. Bizi dinlediğiniz için teşekkürler hepinize günaydın!
C: Günaydın.
D: Günaydın.
Yarın: 1917: Devrimler Tarihindeki Yeri ve Ekim/Şubat İlişkisi
Yorumlar
Yorum Gönder